Basına ulaşmak kolay bir iş değil. Her gün gazeteciler, müşterilerinin bültenlerini ulaştırmak isteyen halkla ilişkiler uzmanlarından binlerce e-posta alır; hatta bazen biçare gazeteciye günde tek bir kişiden onlarca e-posta gider. Bu denli yüksek miktardaki gönderilerde hata yapmak oldukça mümkün. Bu hatalardan kaçınmak için biraz dikkat yeterliyken aynı hatalar maalesef tekrar tekrar yapılmaya devam ediliyor.
Halkla ilişkiler ve pazarlama uzmanlarının basın bültenlerinde yaptıkları en yaygın 7 hata:
1. Takibi unutmak
Size cevap verene kadar durmaksızın bir muhabiri aramak ve e-posta göndermekle, takip için sesli bir mesaj bırakmak veya kısa bir takip e-postası göndermek arasında büyük fark vardır. Gazeteciler çok fazla e-posta alırlar bu yüzden gönderdiğiniz yazının arada kaybolması
olasıdır, hatta çok ilgilerini çeken bir yazı bile olsa. E-postanız hakkında düşünebilmeleri için onlara bir ya da iki gün tanıyın ve sonra iletişime geçin. Fakat en önemlisi kimi takip ettiğinizi bilin ki hali hazırda size “hayır” cevabını vermiş olan biriyle iletişime geçmiş olmayın.
2. Yanlış zamanda gazetecilere ulaşmaya çalışmak
Cuma günü öğleden sonra gönderdiğiniz e-posta, hafta boyunca gelen e-posta yığınının arasında kaybolmakla kalmaz ayrıca gazeteci de o gün sizinle konuşmak istemeyecektir. Neredeyse hafta sonu ve birçok kişi zaten ofis dışına çıkmış bile. Ayrıca, muhabirlerin yazı teslim zamanlarını bilmek de önemlidir çünkü bu zamanlarda kendi hikayelerini bitirmekle meşgul olacakları için gönderdiğiniz bültenlerle ilgilenemezler. Zamanlama her şeydir.
3. Yalnızca basın bültenlerine bağlı kalmak
Basın bültenleri, yeni gelişmeler hakkındaki mesajları aktarmada en iyi yoldur. Ancak sosyal medyanın ve kısa mesajların baskın olduğu günümüzde, basın bültenleri bir şeyleri duyurmada her zaman en iyi yol olmayabilir. Basın bültenleri hala çok faydalıdır fakat kullanılan
tek araç bu olmamalıdır. Basın bülteninizi, bültenin ana fikrini vurgulayan kısa e-posta yazılarıyla birlikte destekleyerek, basına ulaşma anlamında iyi bir iş çıkarabilirsiniz. Bu, medya kontaklarınıza bilgiyi belki de işinize daha fazla yarayacak değişik şekillerde yayma kolaylığı verir.
4. Muhabir hakkında araştırma yapmamak
Bir muhabire ulaşmaya çalıştığınızda onun geçmiş yazılarından haberdar olduğunuzdan emin olun. Rakipleriniz hakkında yazı kaleme alıyor olsalar bile hangi konular hakkında yazı yazdıklarını mutlaka araştırın. Muhabirin geçmişte hangi konular hakkında yazdığını görebilmek için ayrıca onun haber kaynaklarını da araştırın. Bu bilgilere sahip olmak, onunla iletişime daha kolay geçmenize ve daha ilgili konularda görüşme yapmanıza yardımcı olur, dolayısıyla bülten ya da yazınızın yayınlanma olasılığını artırır.
5. Sektörünüzdeki gelişmelerden haberdar olmamak
Kendi sektörünüz, rakipleriniz ve bu alandaki basın hakkında bilgi sahibi olmanız son derece önemlidir. Bir muhabirle telefonla iletişime geçmeden bu bilgilere sahip olursanız genel cevaplar yerine daha spesifik, daha dolu cevaplar verebilirsiniz. Rekabetçi bilgiye ve sektör bilgisine sahip olmak size ve dolayısıyla muhabire yayınlarında sizi doğru konumlandırması konusunda yardımcı olur.
6. İhmalkar hatalar yapmak
Halkla ilişkiler uzmanları her gün onlarca bülten ve yazı servis ettiği için hata yapmak çok kolay. Ne yazık ki, bunun sonucunda da e-postaların doğrudan çöp kutusuna gitmesi ya da sesli mesajınızın silinmesi neredeyse garanti gibi. Ciddiye alınmak istiyorsanız gramer hatalarını kontrol etmenin yanında, gazetecinin ismini doğru yazdığınızdan, yanlış haber kaynağı kullanmadığınızdan ya da bariz şekilde yanlış bilgi eklemediğinizden emin olun.
7. Bülteninizi kişiselleştirmemek
Kimse büyük bir iletişim yığınının bir parçası olmak istemez. Her gönderinizde muhabirin kendisini özel hissetmesini sağlamalı ve sadece o muhabire uygun düşüncelere yer vermelisiniz. Eğer mümkünse muhabirin yazmış olduğu geçmiş yazılara atıfta bulunun veya onlarla Twitter ya da diğer sosyal ağlarda iletişime geçin, bu onların dikkatini çekmekte önemli bir adımdır.
Kaynak: Hubspot Blog